T.C.
DANIŞTAY
SEKİZİNCİ DAİRE
E.2009/1080
K.2010/1341
Davacı : Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı
Davalı : Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı
Davanın Özeti : Kamu kuruluşları veya meslek kuruluşlarının yönetim veya denetim organlarında görev alan üniversite öğretim elemanlarının, bu görevlerini ancak 2547 Yasanın 38.maddesi kapsamında görevlendirilerek yerine getirebilecekleri; aksi takdirde 2547 sayılı Yasanın 36. maddesi kapsamında görev yapan öğretim elemanlarının anılan kuruluşlarda görev yapamayacaklarına ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın 17.11.2008 gün ve 33505 sayılı Genelgesinin; eşitlik ilkesini ihlal ettiği, temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğu, geçici görevlendirmenin mesleğe ilişkin olduğu; Anayasa ile teminat altına alınan mesleki örgütlenme hakkının kullanımının engellendiği öne sürülerek iptali istemidir.
Savunmanın Özeti : Usul yönünden, dava konusu işlem ile davacı arasında kişisel, güncel ve meşru menfaat ilişkisi bulunmadığı, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği; dava konusu işlemin mevcut yasal düzenlemeyi açıklayıcı nitelikte olduğundan idari davaya konu edilemeyeceği; esas yönünden, 2547 sayılı Yasanın 36. maddesi uyarınca üniversitede devamlı statüde görev yapan öğretim elemanlarının, yükseköğretim kurumundan başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başkaca herhangi bir iş göremeyecekleri, ek görev alamayacakları ve serbest meslek icra edemeyecekleri nedeniyle 38. madde doğrultusunda geçici olarak görevlendirilmeleri gerektiği; uygulamadaki aksaklıkların giderilerek, yeknesaklığın sağlanması amaçlandığından dava konusu Genelgenin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakiminin Düşüncesi : Dava konusu Genelge ile Anayasal hakkın yerine getirilmesinin sınırlandırılması ve 2547 sayılı Yasanın 36 ve 38. maddelerinin kapsamının genişletilmesi hukuken mümkün olmadığından dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısının Düşüncesi : Dava, çeşitli kamu kuruluşları veya meslek kuruluşlarının yönetim veya denetim organlarında görev alan üniversite öğretim elemanlarının, bu görevlerini ancak 2547 sayılı Yasanın 38. Maddesi kapsamında görevlendirilerek yerine getirebilecekleri; aksi takdirde, 2547 sayılı Yasanın 36. Maddesi kapsamında görev yapan öğretim elemanlarının anılan kuruluşlarda görev yapamayacaklarına ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 17.11.2008 gün ve 33505 sayılı Genelgesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlığını taşıyan 13. Maddesinde; temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeple bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği; “Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları” başlığını taşıyan 135. Maddesinde ise kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri oldukları; kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmayacağı kurala bağlanmıştır.
Dava konusu genelgede atıfta bulunulan 2548 sayılı Yasanın “Kamu Kuruluşları ve Vakıflarda Görevlendirme” başlıklı 38. Maddesinde; öğretim elemanlarının, ilgili kurumlar ile kendisinin isteği, üniversite yönetim kurulunun uygun görmesi ve rektörün onayı ile ihtiyaç duyulan konularda geçici olarak görevlendirmelerinde uygulanacak usul ve bu kişilerin aylık ve ödenekleri ile döner sermaye paylarına ilişkin kurallar getirilmiş, aynı yasanın 36/a-1 maddesinde ise, üniversitede devamlı statüde görev yapan profesör ve doçentlerin bütün mesailerini üniversite ile ilgili çalışmalara hasredecekleri, bunların özel yasalarla belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere yüksek öğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz resmi veya özel başkaca herhangi bir iş göremeyecekleri, ek görev alamayacakları, serbest meslek icra edemeyecekleri düzenlemelerine yer verilmiştir.
2547 sayılı Yasanın 38. Maddesinde öğretim elemanlarının geçici olarak görevlendirilmelerinin ancak ihtiyaç duyulan konularda mümkün olması, bu görevlendirmenin öğretim elemanının sahip olduğu bilgi birikimi ve tecrübesi ile ilgili olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Dava konusu genelgede belirtilen kamu kuruluşları ve meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim organlarına seçilen öğretim elemanlarının faaliyetlerinin ise, doğrudan mesleklerinin icrasına yönelik olmayıp, kaynağını Anayasa ve yasalardan alan meslek kuruluşlarının kuruluş yasalarında yer alan görevlerinin gerçekleştirilmenin sağlanmasına yönelik olduğu ve kamu görevi niteliğini taşıdığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar 2547 sayılı Yasanın 36. Maddesinde; üniversitede devamlı statüde görev yapan profesör ve doçentlerin yüksek öğretim kurumu dışında hiçbir şekilde resmi veya özel herhangi bir iş göremeyecekleri belirtilmiş ise de; bu hükümden amaçlanan yasa gerekçesinde belirtildiği üzere, öğretim elemanlarının mesai saatlerinin tamamını kuruma hasretmelerinin sağlanmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda öğretim elemanlarının kamu kuruluşlarında veya üyesi bulundukları meslek kuruluşlarına yönetim ve denetim organlarında görev almalarının bu kapsamda değerlendirilmesi, Anayasa ve yasalarla tanınan hakların gerçekleşmesinin genelge ile sınırlandırılması ve maddenin kapsamının genişletilmesi sonucunu doğurmaktadır.
Ayrıca kaynağını Anayasa’dan ve yasalardan alan meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim kurullarına seçilebilmesi ve kamu görevini yerine getirebilmesi hakkının genelgedeki yorumla izne bağlaması da hukuka uygun değildir.
Açıklanan nedenlerle meslek kuruluşları yönünden dava konusu genelgenin iptali gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince duruşma için önceden belirlenen 17.03.2010 gününde davacı vekili Av. Ziynet Özçelik’in geldiği, davalı vekilinin gelmediği görülüp, davacı vekiline usulüne uygun söz verilip iddialar dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi dinlenip duruşmaya son verildikten sonra isin gereği görüşüldü:
Her ne kadar 30.01.2010 gün ve 27478 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5947 sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasanın 4. maddesinin 3. fıkrası ile 2547 sayılı Yasanın 38. maddesinde değişiklik yapılarak, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlar ile dernek ve vakıfların yönetim ve denetim organlında görev yapanlar bakımından ayrıca bir görevlendirme karan aranmayacağı ancak bu görevlerin, öğretim elemanlarının bu Yasadan kaynaklanan mesaisini aksatmayacak şekilde yürütmesi gerektiği hükmü getirilmiş ise de, dava konusu genelgenin halen yürürlüğünü koruduğu, dolayısıyla esasinin incelenmesi gerektiği akiktir.
Uyuşmazlık, kamu kuruluşları veya meslek kuruluşunun yönetim veya denetim organlarında görev alan üniversite öğretim elemanlarının, bu görevlerini ancak 2547 sayılı
Yasanın 38. maddesi kapsamında görevlendirilerek yerine getirebilecekleri; aksi takdirde, 2547 sayılı Yasanın 36. maddesi kapsamında görev yapan öğretim elemanlarının anılan kuruluşlarda görev yapamayacaklarına ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 17.11.2008 gün ve 33505 sayılı Genelgesinin iptali isteminden kaynaklanmıştır.
Anayasanın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması,” başlığını taşıyan 13. maddesinde; temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği; bu sınırlamaların Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı; “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları” başlığını taşıyan 135. maddesinde; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organlar kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri oldukları; kamu kurum ve kuruluşlar ile girme mecburiyeti aranmayacağı kurala bağlanmıştır.
2547 sayılı Yasanın 36/a-1 maddesinde; üniversitede devamlı statüde görev yapan, profesör ve doçentlerin bütün mesailerini üniversite ile ilgili çalışmalara hasredecekleri; bunların, özel yasalarla belirlenen görevler ve telif haklan hariç olmak üzere, yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başkaca herhangi bir is göremeyecekleri, ek görev alamayacakları, serbest meslek icra edemeyecekleri, düzenlemesine yer verilmiştir.
Ayni Yasanın “Kamu Kuruluşları ve Vakıflarda Görevlendirme” başlığını taşıyan 38 maddesinde; öğretim elemanlarının; ilgili kurumlar ile kendisinin isteği, Üniversite Yönetim Kurulunun uygun görmesi ve rektörün onay ile ihtiyaç duyulan konularda, özlük işlemleri kendi kurumlarınca yürütülmek kaydıyla, Bakanlıklarda, Silahlı Kuvvetler ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Ali Tip Kurumu, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, kamu kuruluşla ve kamu yararına çalışan kuruluşlar veya gerçek kişiler tarafından kurulan vakıflar ile kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kurumlar ile kamuya yararlı dernekler ve bunların iştiraklerinde, araştırma – geliştirme kurumları ve diğer
kamu kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilebilecekleri; bu şekilde görevlendirilenlerin (Adli Tip Kurumu ile vakıflarca kurulmuş hastaneler, sağlık merkezleri, sağlık ocakları ve gezici sağlık araçlar hariç) döner sermayeden yararlanamayacağı; ancak, ilgili bulunduğu Yükseköğretim kurumlanandaki aylık ve diğer ödemeler ile öteki haklarının devam edeceği; veya birimleri, ilgili adli mercilerin talebi ile adli tip mevzuatı çerçevesinde adli tip olaylarında ve diğer adli konularda resmi bilirkişi olarak görevlendirilebilecekleri; bu madde uyarınca görevlendirilen öğretim elemanlarının, kendi kurumlarından alacakları; aylık ve ödeneklerin yanı sıra, görevlendirildikleri kurumda yürüttükleri görev için birinci derecenin dördüncü kademesinde bulunan bir genel müdürün aylık ve ek gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunan tutarı geçmemek üzere ilgili bakan tarafından tespit edilecek miktarı net olarak ikinci görev aylığı seklinde ayrıca alacaklar, bunları görevlendirildikleri kurumlarca kendilerine bu suretle yapılan ödemeleri döner sermayelere yatırmak zorunda olmadıkları; bunlara görev yapacakları kurumca bu ödeme dışında başka bir ödeme yapılamayacağı düzenlemesi yer almıştır.
Dava konusu Genelge ile 2547 sayılı Yasanın 36. maddesi kapsamında görev yapan öğretim elemanlarının kamu kuruluşları veya meslek kuruluşlarının yönetim veya denetim organlarında görev almaları için 2547 sayılı Yasanın 38. maddesi kapsamında görevlendirilmeleri gerektiği belirtilmiş ise de; öncelikle, bu madde uyarınca yapılan geçici görevlendirmenin niteliğinin ve kamu kuruluşları veya meslek kuruluşlarının yönetim veya denetim organlarında yerine getirilen görevlerin 2547 sayılı Yasanın 38. maddesinde belirtilen geçici görevlendirme kapsamında değerlendirilmesi gereken bir husus olup olmadığının belirlenmesi zorunluluk arz etmektedir.
2547 sayılı Yasanın 38. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere; bu madde ile kamu kuruluşlarının, ihtisas sahibi eleman ihtiyacının karşılanması ve bu kuruluşlara geçici süre ile katkı sağlanması amacıyla öğretim elemanlarının bu kuruluşlarda görev alabilmelerine olanak tanınmıştır. Böylece kamu kuruluşların uzman kişilerin bilgi ve görgülerinden faydalanması sağlanmıştır. Öğretim elemanlarının üniversitedeki özlük haklan saklı tutularak, bu görevlere eleman bulunması mümkün kılınmıştır.
2547 sayılı Yasanın 38. maddesi kapsamında; öğretim elemanlarının geçici görevlendirilmelerinde, bu görevlendirme sonrası öğretim elemanının özlük işlemlerinin görev yapacakları kurum yerine üniversite tarafından yürütüleceği belirtilerek, öğretim elemanının görevlendirildiği kurumda görevlerini yerine getirirken, asıl kadrosu ile ilişkisinin devam ettiği vurgulanmak istenmiştir. Öğretim elemanının asıl kadro ile ilişkisi devam etmekle birlikte; filli katkının sonucu alınan döner sermayeden yararlanılamaması döner sermayeye filli katkıda bulunulmadığını, görevlendirilen kurumda görevin ifa edildiğini göstermektedir.
Öte yandan; 2547 sayılı Yasanın 38. maddesinde öğretim elemanlarının geçici olarak görevlendirilebilmelerinin ancak, ihtiyaç duyulan konularda mümkün olması; bu görevlendirmenin öğretim elemanının sahip olduğu bilgi birikimi ve tecrübesi ile ilgili olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Dava konusu Genelgede belirtilen görevlerin ise; öğretim elemanının bilimsel özerkliğe sahip olan üniversitelerde icra ettiği yüksek düzeyde eğitim öğretim faaliyeti ile bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık kapsamında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anayasal düzenlemeye dayanan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında öğretim elemanlarının yerine getirdikleri faaliyet; meslek mensuplarının müşterek ihtiyaçlarının karşılanması, mesleki faaliyetlerinin kolaylaştırılması, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak geliştirilmesi, birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlük ve güvenin hâkim kılınarak mesleki disiplin ve ahlakın korunması amacını taşımaktadır.
Bu durumda, kamu kuruluşları veya üyesi bulundukları meslek kuruluşlarının yönetim veya denetim organlarına seçilen öğretim elemanlarının faaliyetlerinin doğrudan mesleklerinin icrasına yönelik olmayıp; kaynağını Anayasa ve yasalardan alan meslek kuruluşlarının kuruluş yasalarında yer alan görevlerinin gerçekleştirilmesinin sağlanmasına yönelik olduğu ve kamu görevi niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar; 2547 sayılı Yasanın 36. maddesinde ,üniversitede devamlı statüde görev yapan profesör ve doçentlerin özel yasalarla belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere, yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başkaca herhangi bir iş göremeyecekleri; ek görev alamayacakları; serbest meslek icra edemeyecekleri hükme bağlanmış ise de; bu hükümden amaçlananın, yasa gerekçesinde belirtildiği gibi öğretim elemanının mesai saatlerinin tamamını kuruma hasretmelerinin sağlanmasına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Öğretim elemanlarının kamu kuruluşları veya meslek kuruluşlarının yönetim veya denetim organlarında görev almalarının bu kapsamda değerlendirilmesi, Anayasa ve yasalarla tanınan hakların gerçekleşmesinin genelge ile sınırlandırılması ve maddenin kapsamının genişletilmesine yol açması eş anlamlı olacaktır. Kaynağını Anayasadan ve yasalardan alan meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim kurullarına seçilebilme ve bu suretle kamu görevini yerine getirebilmesi hakkının, farklı bir yorumla izne bağlanması hukuksal açıdan mümkün görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın dava konusu 17.11.2008 gün ve 33505 sayılı genelgesinin İPTALİNE….